SİTE SAYFALARI
ANA SAYFA
SINIF OYUNLARI
ÇOCUK OYUNLARI
EĞİTİCİ OYUNLAR
4 İŞLEM OYUNLARI
EĞİTİM DÖKÜMANLARI
CANLI SATRANÇ OYNA
ZİYARETÇİ DEFTERİ
EĞİTSEL OYUNLAR
HALK OYUNLARI
ONLİNE TESTLER 1
ONLİNE TESTLER 2
ONLİNE TESTLER 3
TV RADYO MÜZİK
FAYDALI LİNKLER
FAYDALI BİLGİLER
ÇOCUK ŞARKILARI
OKUL ŞARKILARI
TGRT BELGESEL
İSLAM İLMİHALİ
HADİSLER - SÖZLER
TEMEL DİNİ BİLGİLER
ONLİNE KUR'AN DİNLE 1
KUR'AN-I KERİM MEALİ
NAMAZ KILMAYANLAR
KUR'AN MUCİZELERİ
NAMAZ VAKİTLERİ
ESMA-ÜL HÜSNA
ANİMASYONLAR
ETKİNLİKLER 1-5
DİLBİLGİSİ - İMLA
ÖĞRETMENLER İÇİN
İNGİLİZCE SINAVLAR
COĞRAFİ BÖLGELERİMİZ
İNGİLİZCE ŞARKILAR
SUNULAR VİDEOLAR
SAĞLIK İLKYARDIM
TRAFİK DEPREM
SESLİ MASALLAR
=> SOSYAL ZENGİNLİKLERİMİZ
=> BİLGELİK HİKAYELERİ
=> EĞİTİCİ ÖYKÜLER
=> GÖRÜNTÜLÜ MASALLAR
=> OSMAN GAZİ'YE ÖĞÜTLER
=> İSLAMİ HİKAYELER 2
=> HİKAYELER - MASALLAR 1
=> HİKAYELER - MASALLAR 2
=> HİKAYELER - MASALLAR 3
=> HİKAYELER - MASALLAR 4
=> HİKAYELER - MASALLAR 5
=> HİKAYELER - MASALLAR 6
=> HİKAYELER - MASALLAR 7
=> HİKAYELER - MASALLAR 8
=> HİKAYELER - MASALLAR 9
=> HİKAYELER - MASALLAR 10
=> HİKAYELER MASALLAR 11
=> GÜMÜŞ GÖZLÜ DEV
=> KELOĞLAN VE SİHİRLİ TAS
=> HERKES ASLINA ÇEKER
=> MAVİ FENER
=> AMAN BENİ ACELE ÇİNE GÖNDER
=> BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT
BİLGİ DAMLALARI
LOZAN ANTLAŞMASI
KOMİK BİLMECELER
BELİRLİ GÜNLER
100 TEMEL ESER
SINIFIM-OYUNLAR
TRAFİK İŞARETLERİ
OKULUM KIZILCASÖĞÜT
DERS SİMİLASYONLARI
KARNE GÖRÜŞLERİ
PRATİK BİLGİLER
ÇİZGİ FİLM TV
BİLİM ADAMLARI
FLASH UYGULAMALAR
SAAT GÜNÜN SÖZÜ
FİLM SAHNELERİ
HİKAYELER - MASALLAR 8

Canım,
Sana bir mesaj göndermek istiyorum... 
Farklı olsun ve sen beni farket.
Sana bir ses göndermek istiyorum yumuşak 
Ve sana bir renk göndermek istiyorum, mavi... 
Benim mavim...
Bilmem ki, ne dersin?

KÜÇÜK ÇİN BALIĞI

Birgün, bir denizde, onsekiz, yirmi metrede, küçük bir
balık yanaştı kulağıma... Balıkça bilirmisin dedi... 
Bilmezmiyim... Hemen başımı salladım. Dinle dedi, 
sana bir sır vereceğim... Neymiş o dedim...
Ağzımdan kabarcıklar merakla yükseldi... Aşığım dedi
küçük balık çok aşığım... İşte o günden beri 
kıskanırım küçük balıkları için için...
Küçük balıkla dost olmayı düşledim... 
Bir deniz kestanesi kırdım, mutlu düşleri, başka
bir balığın peşinde yedi, deniz kestanesini... 
Adın ne senin dedim usulca.. Adım mı ? bilmem... 
Benim adım yok, ben balığım dedi... 
Peki sana küçük çin balığı desem olur mu? dedim...
Seni mutlu mu edecek dedi... Belkide eder kimbilir.. 
Peki benim adım küçük çin balığı olsun dedi, yüzdük,
yüzdük, yüzdük... Yoruldum dedim, biraz dinlenelim mi? 
Yüzüme baktı, olur dedi küçük çin balığı... dinlenelim. 
Niye yüzüme baktığını anlıyamadım, sorsam mı dedim;
soramadım, ağzımın ucunda bir soru kaldı ve küçük çin balığı
bunu farketti.. Toparlandım hemen, nereye yüzüyorduk? 
Bir yerlere mi yüzmeliydik dedi, bilmem dedim gayriihtiyari 
bilmem... Yüzüyorduk öylece dedi küçük çin balığı. 
Yetmez mi ki, bu sana... Yeter, yeter dedim. Dedim ama..
İçimde garip bir şey kıpırdadı adını koyamadım. Öylece 
yüzmeye devam ettik, öylece... Sanki yıllardır düşlediğim,
hedefi olmayan, sadece elini tuttuğumda içiminin ısındığı 
bir sevda gibi.. Öylece yüzüyorduk...Ben, bir adam, 
o, bir balık... Küçük çin balığı...
Sanki düşlerimi okudu istersen ayrılalım dedi... 
Neden, nedenmiş o? İstersen ayrılalım ona yaklaşıyoruz..
O mu? O da kim? 
Ne çabuk da unuttun... hani sırrım, hani aşık olduğum... 
Bir yudum sessizlik düğümlendi içimde... Onca 
sessizliğin içinde zamanımıydı şimdi? Neler oluyor bana...
Bu oksijen narkozu olmalı, biraz yukarı çıkmalıyım..
İki metre, evet evet.. İki metre yeter..
Vedalaşmadan mı gidiyorsun? 
Ne diyebilirim, sen, bir düş değil misin... 
Sen, benim düşlerimin küçük çin balığı değil misin... 
Usulca süzüldü, yanağıma sokuldu, 
soğuk suların tüm sıcaklığıyla...
Tüpüm bitmek üzere.. Çıkmalıyım.. Dönünce?... 
Bekleyeceğim seni, kendine iyi bak,
böyle hüzünlü bitmesin dedi ve maviliklerin 
içine doğru süzülüp kayboldu... 
Anlamsız, içim boş, yükselmeye başladım. 
Çıktığımda yanımdakiler telaşlıydılar... İyimisin? 
Biraz şöyle uzan istersen... Ayşegül de belli etmemeye 
çalıştığı panikle yanağımı tuttu, canım, iyisin değil mi? 
Başımı salladım, gözlerine bakamadım... Herşeyi bir anda 
eleveririm gibi... Vazgeçsen şu sevdadan, her seferinde 
böyle beklemek... Vazgeçmek mi bu sevdadan dedim,
usulca, daha neresindeyim onu bile bilmeden....
kıyıya akşamın hüznü çöktü... 
En sevdiğim saatlerde, keyifsiz yudumladım rakıdan.. 
Ayşegül, kadınsal içgüdüleriyle huzursuz, 
bense bir balığa........Saçmalıyorum.. 
Hep istediğim şey oluyor, sistemli deliriyorum, evet... 
Evet, işte böyle olsa gerek, sistemli deliriyorum... 
Toplanıp gitmek istiyorum herşeyi.. Elbiselerimi, tüpümü, 
herşeyi.. Ayşegül de dahil, herşeyi bırakıp gitmek istiyorum... 
Anlamsız bir hırsla eşyalarımı topladım...
Valizim tıkış tıkış, içim de öyle.. Ve içimden kaçıp kopmak
geliyor yaşamdan, kopup esmek dağlara doğru... 
Ama ya, ömrüm boyu, yakama yapışırsa küçük çin balığı...
Ya, yaşamım boyunca, soğuk suların sıcak öpücüğü gibi 
rüyalarımı basarsa... Tüm bitiremediğim aşklarımdan
biri olursa. Düşüncelerime inanamıyorum.
Liseli gençlerin aşkı kokuyor... Yok yok...
Tekrar dalmalıyım, bu salakça düşü noktalamalıyım... 
Sabahın ilk ışıklarıyla terleyerek uyandım. Elbiselerimi,
paletimi zor topladım. Sahilin ıssızlığında giyindim, henüz 
güneşin ısıtamadığı sularda ürperdim. Yavaşça mavinin 
büyüsüne bıraktım kendimi... Liseli heyecanım başladı. 
Soğuk suların içinde ellerim terledi, ilk aşkımı hatırladım.. 
Aşkımı mektupta ilan edebilmiştim... O da kabul etmişti. 
Sonra buluşmaya karar verdik. O nu ilk gördüğümde 
düşecekmiş gibi olmuştum. Bunu nasıl da unutmuşum... 
Dudaklarımın ucuna salakça bir liseli gülümsemesi yapıştı, 
öylece süzülüyorum mavilere. Biran önce havamı 
bitirip çıkmak ve bu salakça düşe son vermek için... 
Binlerce balık süzülüp geçiyor yanıbaşımdan oraya buraya
dağılıveriyor... Ben se, küçük çin balığını arıyorum...
Belki de umutlarımı, küçüklüğümden beri kurduğum düşleri, 
küçük olduğum için savaşamıyıp kaybettiğim aşkımı... 
Kısacası kendimi arıyorum... 
Ya ben dedi, küçük çin balığı yumuşacık bir sesle... Ya ben!.. 
Binlerce volta tutulmuş gibi sıçradım soğuk suların içinde. 
Sular kaynadı, kaynadı da yaktı beni sanki... 
Bir nefes daha almayasım geldi tüpümden, 
öylece kendimi bırakıvermek maviliklere... Ama sen.. Sen, 
diye şaşkın kekeledi küçük çin balığı... Sen bana... Evet,
küçük çin balığı, ben sana... İçimde yılların boşluğu doluverdi.. 
Bir söz, üstelik bir tamamlanmamış söz... Donduk, donduk da 
kaldık sanki öylece. Laf bitti koskoca denizde. Laf bitti... 
Nolucak şimdi dedim... Hiç dedi; yüzeceğiz.
Sen, daha mutlu. Ben, şaşkın ve düşünceli...
Neden şaşkın ve düşünceli diyemedim... 
Unutma, ben aşığım dedi, şimdiyse şaşkın,
sen yıllardır düşlediğimsin, olamıyacak hayalimsin 
ve işte karşımdasın, ansızın çıkıpgeldin, beni, çok 
etkiliyorsun ama ben, yine de aşığım... 
Yüzdük, lafın bittiği denizlerde...
Mavilikler bir garip, artık eski renginde değil. 
Sanki, sanki küçük çin balığının pırıltıları solmuş.
Sanki, küçük çin balığı, tanımlıyamadığı 
garip bir hüzün dalgasında sürükleniyor. 
Elimi uzattım... Yüzüme dostça bir gülücük oturttum... 
Oysa içim?.. Havam bitmek üzere...
Biliyorum dedi, benim de zamana ihtiyacım var, bunu da 
sen biliyorsun, ama dostluğum hep yanında olacak... 
Bakışlarımı gizledim, anlamlarını körelttim, 
aklımı onda bırakıp, yukarıya süzüldüm .. 
Ayşegül sahilde öylece hareketsiz... 
Yanıma gelmedi, gittim yanına oturdum... 
İkimizde denize dönük... Nasıl bir oyun bu dedi, 
sesinin son enerjisi ile nasıl bir oyun bu?.. 
Bilmem dedim, bilmem... Belki de ölümcül.

Derleyen: BALCA

KÜÇÜK İSTAVRİTİN ÖYKÜSÜ

Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp 
hızla atıldı çapariye 
önce müthiş bir acı duydu dudağında 
gümbür gümbür oldu yüreği 
sonra hızla çekildi yukarıya... 

Aslında hep merak etmişti 
denizlerin üstünü 
neye benzerdi acep gökyüzü.
Bir yanda büyük bir merak 
bir yanda ölüm korkusu.

"Dudağı yarıklar " denir, 
şanslıdır onlar, hani 
görüp de gökyüzünü , insanı 
oltadan son anda kurtulanlar.

Ne çare balıkçının parmakları 
hoyratça kavradı onu 
küçük istavrit anladı yolun sonu. 
Koca denizlere sığmazdı yüreği. 
Oysa, şimdi yüzerken 
küçücük yeşil leğende, 
ansız uzanıvermiş dostlarına 
değiyordu minik yüzgeci.

İnsanlar gelip geçtiler önünden 
bir kedi yalanarak baktı gözünün içine 
yavaşça karardı dünya, 
başı da dönüyordu. 
Son bir kez düşündü derin maviyi, 
beyaz mercanı bir de yeşil yosunu.

İşte tam o anda eğilip aldım onu. 
Yürüdüm deniz kenarına 
bir öpücük kondurdum başına,
iki damla gözyaşından ibaret sade
bir törenle, saldım denizin sularına.

Bir an öylece baka-kaldı
Sonra sevinçle dibe daldı. 
Gitti tüm kederimi söküp atarak, 
teşekkürü de ihmal etmemişti. 
Bir kaç değerli pulunu 
Elime, avuçlarıma bırakarak. 

Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme. 
Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu niye? 
" Bir gün dedim, bulursam kendimi 
yeşil leğendeki 
küçük istavrit kadar çaresiz, 
Son ana kadar 
hep bir umudum olsun diye... "

Melek Annem

Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan
bir bebek varmış. Bir gün Tanrı'ya sormuş:

-Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğini 
söylediler, fakat ben o kadar küçük ve 
güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım? 

-Tüm meleklerin arasından senin için bir 
tanesini seçtim. O seni bekliyor olacak
ve seni koruyacak. Meleğin sana hergün
şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. 
Böylece sen onun sevgisini 
hissedecek ve mutlu olacaksın.

-Pekiiiii... İnsanlar bana birşeyler 
söylediklerinde, dillerini bilmeden 
söylenenleri nasıl anlayacağım?

-Meleğin sana dünyada duyabileceğin en 
güzel ve tatlı sözcükleri söyleyecek, sana
konuşmayı dikkatle ve sevgiyle öğretecek. 

-Peki Tanrım, ben seninle konuşmak 
istersem ne yapacağım? 

-Meleğin sana ellerini açarak 
bana dua etmeyi de öğretecek. 

-Dünyada kötü adamlar olduğunu duydum,
beni kim koruyacak?

-Meleğin seni kendi hayatı pahasına 
dahi olsa daima koruyacak.

-Fakat ben, seni bir daha 
göremeyeceğim için çok üzgünüm.

-Meleğin sana sürekli benden söz edecek 
ve bana gelmenin yollarını sana öğretecek. 

O sırada Cennette bir sessizlik olur 
ve düyanın sesleri cennete kadar ulaşır. 
Bebek gitmek üzere olduğunu anlar 
ve son bir soru sorar:

-Tanrım eğer şimdi gitmek üzereysem lütfen
çabuk söyle, benim meleğimin adı ne?

-Meleğinin adının önemi yok yavrum, 
sen onu ANNE diye çağıracaksın ..

Kurdele

New York'ta yasayan bir öğretmen, Lise son sınıfındaki öğrencilerinin "diğer insanlardan farklı özelliklerini" vurgulayarak onurlandırmaya karar vermiştir. California Del Mar'dan Helice Bridges tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak, her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı. İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar özel ne kadar özel olduklarını belirtti. Sonra her birine üzerinde altın harflerle"Siz çok önemlisiniz" yazılı birer mavi kurdele verdi.Daha sonra kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla sınıfına bir proje yaptırmaya karar verdi. Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verip, onlardan bu töreni gerçek dünyada devam ettirmelerini istedi. Öğrenciler, daha sonra sonuçları takip edecek, kimin kimi onurlandırdığını tespit edecek ve bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdi.Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olan yakınlarındaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmış, adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti. Ardından, iki tane daha kurdele vermiş ve ; "Sınıfça bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz. Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin. Böylece onlarda bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler. Daha sonra, lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin" diye rica etti. O gün üst yönetici, süratsiz biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi. Patronun odasına girdi ve onun "iş dünyasında bir deha olduğundan ötürü" onu takdir edip örnek aldığını söyledi. Bu mavi kurdeleyi yakasına takması için izin verip vermeyeceğini sordu? Şaşkına dönen patron ; " Tabi ki " şeklinde cevap verdi.Yönetici de mavi kurdeleyi, patronun tam kalbinin üstüne, ceketine iliştirdi.Ekstra kurdeleyi verirken de ; "Bana bir iyilik yapar misiniz?... Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz?...Bunu bana veren çocuk, okulda bir proje yaptıklarını söyledi. Bu kabul görme töreninin devam etmesi gerekiyormuş. Böylece "bunun, insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş..." Dedi... O gece patron evine geldiğinde, on dört yaşındaki oğlunun yanına oturdu. "Bugün inanılmaz bir şey oldu" dedi."Ofisteydim. Üst düzey yöneticilerimden biri içeri geldi, bana hayran olduğunu söyleyip, "iş dünyasında bu kadar basarili olduğum için" göğsüme bu kurdeleyi iliştirdi...Bir hayal etmeğe çalış... Benim bir dahi olduğumu düşünüyor..."Siz çok önemlisiniz" yazılı bu kurdeleyi tam göğsümün üstüne takti.Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi. Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin...Ben "seni" onurlandırmak istiyorum. Günlerim aşırı yorucu geçiyor. Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum. Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum... Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup, sana benim için ne kadar farklı ve özel olduğunu söylemek istedim. Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun."Seni seviyorum" diye devam etti... Şaşkına dönen çocuk simdi ağlamaya başlamıştı...Bütün vücudu titriyordu...Basını kaldırdı, gözleri yas içinde olarak babasına baktı, ve : "Yarin intihar edecektim" baba, dedi..."Baba, ben senin... çünkü ben senin... beni hiç sevmediğini... beni hiç önemsemediğini düşünüyordum... Ama artık her şey çok farklı.Sen baba, su an... oğlunun hayatini kurtardın!..." 
Sizin de sevginizi duymak, hissetmek isteyen insanların var olduğunu sakın unutmayın... 

HEPINIZE YETECEK KADAR KURDELA VAR. SIZLER BULUNMAZ ARKADASLARSINIZ. 
Bu yazıda benim size vermiş olduğum ek mavi kurdeledir.

..........................................................................................................................................................................................................

YÜKSEL UĞURLUOĞLU 03.10.2012
Açılır Menü

Google




Konu Anlatımları

Yazılı Soruları 4-8

HTML KODLARI

DİNİ BİLGİLER





İl İl Türkiye'miz

Matematik Testler

Rüya Tabirleri





OKUL ŞARKILARI

DUYURULAR - LİNKLER
Sayın ziyaretçiler
telif hakkı olan dosyaları lütfen sitemizin ziyaretçi defterine yazınız,dosyalar en kısa sürede siteden kaldırılacaktır.
Şarkıların yasal hak sahipleri talep ettikleri halde, sitesinde bulunan kendilerine ait parçalar derhal yayından kaldırılacaktır..
Linkler
Kızılcasöğüt İlkokulu
Kızılcasöğüt Ortaokulu
Said Alpsoy - Seçimler
3.Dünya Savaşı
Ziyaretçi Defteri
Okul Şarkıları
İlginç Bilgiler
İstiklal Marşı
Saygı Duruşu & İst. Marşı
TGRT FM YAYIN ARŞİVİ

TGRT BELGESEL & TV
HZ.MUHAMMED (SAV)......
ÇİVRİL'İN HAVA DURUMU
RESİMLERİM........ BORSA

BİLGİ YARIŞMASI 1......2..
ÇOCUKLAR İÇİN EĞLENCE.
MÜZİKSİZ İLAHİLER .........
TGRT FM DİNLE
...........................................................
Bugün 158 ziyaretçi (342 klik) burdaydı !

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol