SİTE SAYFALARI
ANA SAYFA
SINIF OYUNLARI
ÇOCUK OYUNLARI
EĞİTİCİ OYUNLAR
4 İŞLEM OYUNLARI
EĞİTİM DÖKÜMANLARI
CANLI SATRANÇ OYNA
ZİYARETÇİ DEFTERİ
EĞİTSEL OYUNLAR
HALK OYUNLARI
ONLİNE TESTLER 1
ONLİNE TESTLER 2
ONLİNE TESTLER 3
TV RADYO MÜZİK
FAYDALI LİNKLER
FAYDALI BİLGİLER
ÇOCUK ŞARKILARI
OKUL ŞARKILARI
TGRT BELGESEL
İSLAM İLMİHALİ
HADİSLER - SÖZLER
TEMEL DİNİ BİLGİLER
ONLİNE KUR'AN DİNLE 1
KUR'AN-I KERİM MEALİ
NAMAZ KILMAYANLAR
KUR'AN MUCİZELERİ
NAMAZ VAKİTLERİ
ESMA-ÜL HÜSNA
ANİMASYONLAR
ETKİNLİKLER 1-5
DİLBİLGİSİ - İMLA
ÖĞRETMENLER İÇİN
İNGİLİZCE SINAVLAR
COĞRAFİ BÖLGELERİMİZ
İNGİLİZCE ŞARKILAR
SUNULAR VİDEOLAR
SAĞLIK İLKYARDIM
TRAFİK DEPREM
SESLİ MASALLAR
=> SOSYAL ZENGİNLİKLERİMİZ
=> BİLGELİK HİKAYELERİ
=> EĞİTİCİ ÖYKÜLER
=> GÖRÜNTÜLÜ MASALLAR
=> OSMAN GAZİ'YE ÖĞÜTLER
=> İSLAMİ HİKAYELER 2
=> HİKAYELER - MASALLAR 1
=> HİKAYELER - MASALLAR 2
=> HİKAYELER - MASALLAR 3
=> HİKAYELER - MASALLAR 4
=> HİKAYELER - MASALLAR 5
=> HİKAYELER - MASALLAR 6
=> HİKAYELER - MASALLAR 7
=> HİKAYELER - MASALLAR 8
=> HİKAYELER - MASALLAR 9
=> HİKAYELER - MASALLAR 10
=> HİKAYELER MASALLAR 11
=> GÜMÜŞ GÖZLÜ DEV
=> KELOĞLAN VE SİHİRLİ TAS
=> HERKES ASLINA ÇEKER
=> MAVİ FENER
=> AMAN BENİ ACELE ÇİNE GÖNDER
=> BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT
BİLGİ DAMLALARI
LOZAN ANTLAŞMASI
KOMİK BİLMECELER
BELİRLİ GÜNLER
100 TEMEL ESER
SINIFIM-OYUNLAR
TRAFİK İŞARETLERİ
OKULUM KIZILCASÖĞÜT
DERS SİMİLASYONLARI
KARNE GÖRÜŞLERİ
PRATİK BİLGİLER
ÇİZGİ FİLM TV
BİLİM ADAMLARI
FLASH UYGULAMALAR
SAAT GÜNÜN SÖZÜ
FİLM SAHNELERİ
HİKAYELER - MASALLAR 4

HİÇ HAYALLERİNİZDEN SIFIR ALDINIZ MI ?

Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak 
atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin 
genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle 
çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. 
Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak 
istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası.. 
Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine 
sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir 
kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. 
Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. 
Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. 
Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 
metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. 
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, 
tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı. 
Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir 
"0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı. 
"Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk.. 
"Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal"
dedi, hocası.. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. 
Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. 
Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da
alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi:
"Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden
yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm." 
Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. 
"Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin.
Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!." 
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir 
değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına.. 
"Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi.. 
"Ben de hayallerimi.."..... 

O orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 
1000 metrekarelik evinde oturuyor. 
Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde 
çerçevelenmiş olarak asılı. 
Öykünün en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen,
geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. 
Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi, 
"Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken,
hayal hırsızıydım. O yıllarda 
öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. 
Allah' tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."


EVLİYA 

Yaşlı adamın hastalığına çare bulunamayınca, 
kendisine evliya denilen birinin adresini vermişler. 
Söylenenlere göre en ağır hastalar o zatın duasıyla 
iyileşebiliyormuş. İhtiyar adam verilen adresi 
çaresizlik içinde cebine atıp doktorun yanından 
ayrıldığında, sokağın köşesinde simit satan 6 - 7 
yaşlarındaki bir çocuğa rastladı. Çocuk son 
derece masum gözlerle kendisine bakıyor 
ve onu tanıyormuş gibi gülümsüyordu. 

Adam, o yaştaki çocukların tamamen günahsız 
olduğunu düşünerek yoluna devam ederken, 
aniden duruverdi. Simitçinin üzerindeki eski 
tişörtün üzerinde bir "E" harfi yazılıydı. Ve bu 
"E" mutlaka evilyanın "E" si olmalıydı... 
Aradığı evliyaya bu kadar çabuk ulaşmanın 
heyecanıyla yanına gidip bir simit aldıktan sonra; 

- "Doktorlar benim hasta olduğumu söylediler," 
dedi. "İyileşmem için bana dua eder misin?" 

Çocuk bu teklif karşısında şaşırmışa benziyordu. 
Kafasını olur der gibi sallarken; 

- "Bende sık sık hastalanıyorum," diye karşılık verdi. 
"Ama dedem, Allaha inananların ölünce yıldızlara 
uçtuklarını ve orada cenneti seyrettiklerini söylüyor. 
Bu yüzden korkmuyorum hastalıklardan." 

Adam içinin bir anda ferahladığını hissetti. Onun 
soğuktan moraran yanaklarına bir öpücük kondururken ; 

- "Deden çok doğru söylemiş," dedi. 
"Ama ben yine de yardım istiyorum senden." 

Çocuk, duasının kıymetini anlamış gibiydi. Karşı 
kaldırımdan geçmekte olan baloncuyu gösterek ; 

- "Size dua edeceğim" diye cevap verdi. "Ama eğer 
iyileşirseniz, bana 10 tane balon alacaksınız , tamam mı?" 

Bu sefer adam başını salladı. Fakat çocuk bu kadar 
büyük bir hazineyi istemekle haksızlık yaptığına 
hükmetmişti. Mahcubiyetten kızaran yanaklarını 
elleriyle örtmeye çalışırken ; 

- "Uçan balon almanıza gerek yok," diye devam etti. 
"Normalinden 10 tane istemiştim. " 

Adam elini uzatarak çocukla tokalaştı. Anlaşma 
nihayet yapılmış, ayrıntılara geçilmişti. Buna göre 
hastalıktan kurtulması halinde 6 ay sonraki ramazan 
bayramında çocukla buluşacak ve her hangi bir sebeple 
gelemediği takdirde, önceden hazırlanan balonların 
ona ulaşmasını veya postalanmasını sağlayacaktı. 

Adam küçük çocuğun adını ve adresini bir kâğıda 
yazdıktan sonra, başını okşayarak onunla vedalaştı. 

Aradan soğuk bir kış geçip ramazana ulaşıldığında , 
adamın hastalığından eser bile kalmamıştı. Hayata 
tekrar dönmenin sevinciyle en güzel balonlardan 
bir paket hazırladı ve bayramın ilk gününü iple 
çekerek randevü yerine gitti. küçüklerin cıvıl cıvıl 
kaynaştığı bayram yerindeki diğer simitçiler, 
çocuğu tanımıyordu. Adam onu biraz ilerdeki 
bakkala sorduğunda , dükkân sahibi ; 

- "Ciğerleri hastaydı yavrucağın," dedi. 
"Geçen hafta aniden ölüverdi." 

Adam bir anda beyninden vurulmuşa döndü. 
Ve koşar adımlarla orayı terkederken , önüne 
çıkan ilk baloncuya bir tomar para uzatıp; 

- "Şu uçan balonlardan 10 tane istiyorum," dedi. 
"Çabuk ol, gecikmeden ulaşmalı yerine." 

Adam, satıcının aceleyle uzattığı balonların iplerini 
birbirine düğümledikten sonra, onları besmeleyle 
gökyüzüne bıraktı. Bayram yerindeki herkes gibi 
baloncu da şaşkındı. Sonunda dayanamayıp ; 

- "Ne yaptığınızı anlayamadım." dedi. 
"Neden bıraktınız onları öyle?" 

Adam, nazlı nazlı yükselmekte olan balonları 
buğulu gözlerle takip ederken ; 

- "Onları bekleyen küçücük bir dostum var," 
diye mırıldandı. "Hemde evliya gibi bir dost. 
Balonları adresine postaladım sadece."

FİNCAN TAKIMI

Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk 
kapımı çaldılar: "Eski gazeteniz var mı bayan?" 
Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim ama ayaklarına 
gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski sandaletler 
vardı ve ayakları su içindeydi. "İçeri girin de, size kakao yapayım" 
dedim. Hiç konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı. 
Kakaonun yanında reçel, ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki 
soğuğu unutturabilir, azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri. Onlar şöminenin 
önünde karınlarını doyururken ben de mutfağa döndüm ve yarıda bıraktığım
işlerimi yapmaya koyuldum. fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti 
bir an ve başımı uzattım içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu... 
Erkek çocuğu bana döndü "Bayan, siz zengin misiniz?" diye sordu. Zengin mi?
"Yo hayır!" diye yanıtlarken çocuğu,gözlerim bir an ayağımdaki eski terliklere 
kaydı. Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve "Sizin fincanlarınız,
fincan tabaklarınız takım" dedi. Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu. 
Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile etmemişlerdi 
ama buna gerek yoktu. Teşekkür etmekten daha öte bir şey yapmışlardı. 
Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı.Pişirdiğim patateslerin 
tadına baktım. Sıcacıktı patatesler, başımızı sokacak bir evimiz vardı, 
bir eşim vardı ve eşimin de bir işi... Bunlar da fincanlarım ve fincan
tabaklarım gibi bir uyum içindeydi. Sandalyeleri şöminenin 
önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim. Çocukların 
sandaletlerinin çamur izleri,halının üzerindeydi 
halâ. Silmedim ayak izlerini. Silmeyeceğim 
de. Olur unutuveririm ne denli zengin
olduğumu...

GÜL KIZ

Genç adam, işe giderken hergün yolunun 
üzerindeki güllerle dolu bahçeye bakmadan
geçemezdi. Her sabah o rengarenk güller içini
neşeyle, sevinçle dolduruyordu. Günler geçtikçe 
güllere bakan gözleri, bahçedeki eve takılmaya 
başladı . Çünkü, son günlerde o evde, tül perdenin
gerisinde bir genç kızın silüetini görüyordu. Her
geçişinde güllere ve pencerede belli-belirsiz görünüp 
kaybolan genç kıza bakmadan edemiyordu.

* * * *

Bir sabah her zamankinden daha erken yola çıktı.
Bahçenin önüne geldiğinde yüreğinin titrediğini, 
içinin ürperdiğini hissetti; her gün tül perdenin 
arkasında gördüğü kız, bahçede gülleri suluyordu. 
Güzel kız, genç adamı görünce yüzü kızararak içeri 
kaçtı. Genç kızın hayali gözlerinden kaybolmasın 
diye gayret eder gibi gözlerini sabit bir halde bir 
güle dikerek öylece kalakaldı. Gördüğü güzelliğin 
etkisinde kalmış, sevdalandığını düşünüyordu. 
Genç adam, artık hergün bir öncesine göre 
biraz daha erken geçiyordu, kızı tekrar görürüm 
umuduyla. Fakat tüllerin gerisinde görünüp kaçan 
bir silüetten başka şey göremiyor, kahroluyordu. 
Genç kız da her sabah heyacanla tüller arkasına 
geçiyor, genç adamın gelmesini bekliyordu.

* * * *

Bir gün, genç adam bahçenin önünden geçmedi. 
Genç kız gün boyunca boşuna bekledi. Ertesi gün,
daha ertesi gün yine boşuna bekledi, genç adam 
gelmedi. Genç kızın yüreğine hüzün doluyordu.

* * * *

Başka bir gün, yine umutsuz gözlerle yola 
bakarken, bir grup insanın omuzlarında tabutla 
geçtiklerini gördü genç kız. Aklından geçen
korkunç düşünceden tüm vücudunun titrediğini 
hissetti, yüreği sıkıştı; yoksa genç adam ölmüş 
müydü !.. Genç kız yine hergün tüllerin arkasına
geçiyor, boş gözlerle dışarı bakıyordu. Yüzü de, 
artık bakmadığı, sulamadığı gülleri gibi soluyordu.

* * * *

Genç adam bir gün yine geçti bahçenin önünden.
Bir aydır yattığı hastaneden sonunda çıkmış, 
ilk iş olarakta güllü bahçenin önüne gelmişti. 
Ama ümit içinde geldiği bahçenin önünde, gülen 
yüzü asıldı; bahçedeki güller solmuş, pencere kara
perdelerle sımsıkı kapatılmıştı. Genç adam yolda
oynayan çocuklara sordu; "Bu evde kimse
yaşamıyor mu?" Bir çocuk; "İhtiyar bir kadın
yaşıyor." dedi. Genç adam cevabını duymaktan 
korkarcasına, başka bir soru sordu ; 
" Burda yaşayan genç kız ne oldu ?" 
Çocuklardan biri atıldı; "O öldü."dedi, genç adamın 
yana düşen kollarını, yaşaran gözlerini görmeden
başka bir çocuk atıldı; "Verem olmuş, dün öldü."

* * * *

Yıllar sonraydı, küçük bir çocuk heyacanla 
annesiyle babasının yanına koştu, 
güller arasında, sallanan sandalyede 
oturan ihtiyar adamı göstererek bağırdı; 
"Dedem gülüyor, dedem gülüyor baba !.."
Koşarak ihtiyarın yanına gittiler, gülerken hiç 
görmedikleri yüzüne baktılar. Elinde bir gül olan 
ihtiyar adamın yüzüne, gerçekten bir gülümseme
yayılmıştı; biten bir hasrete seviniyormuş gibi,
yıllardır görmediği birine kavuşuyormuş gibi mutlu
bir gülümseyişti bu. Fakat gözleri kapalıydı...

Ahmet Ünal ÇAM huzur.sehri.com

 

..........................................................................................................................................................................................................
 

YÜKSEL UĞURLUOĞLU 03.10.2012
Açılır Menü

Google




Konu Anlatımları

Yazılı Soruları 4-8

HTML KODLARI

DİNİ BİLGİLER





İl İl Türkiye'miz

Matematik Testler

Rüya Tabirleri





OKUL ŞARKILARI

DUYURULAR - LİNKLER
Sayın ziyaretçiler
telif hakkı olan dosyaları lütfen sitemizin ziyaretçi defterine yazınız,dosyalar en kısa sürede siteden kaldırılacaktır.
Şarkıların yasal hak sahipleri talep ettikleri halde, sitesinde bulunan kendilerine ait parçalar derhal yayından kaldırılacaktır..
Linkler
Kızılcasöğüt İlkokulu
Kızılcasöğüt Ortaokulu
Said Alpsoy - Seçimler
3.Dünya Savaşı
Ziyaretçi Defteri
Okul Şarkıları
İlginç Bilgiler
İstiklal Marşı
Saygı Duruşu & İst. Marşı
TGRT FM YAYIN ARŞİVİ

TGRT BELGESEL & TV
HZ.MUHAMMED (SAV)......
ÇİVRİL'İN HAVA DURUMU
RESİMLERİM........ BORSA

BİLGİ YARIŞMASI 1......2..
ÇOCUKLAR İÇİN EĞLENCE.
MÜZİKSİZ İLAHİLER .........
TGRT FM DİNLE
...........................................................
Bugün 472 ziyaretçi (646 klik) burdaydı !

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol