SİTE SAYFALARI
ANA SAYFA
SINIF OYUNLARI
ÇOCUK OYUNLARI
EĞİTİCİ OYUNLAR
4 İŞLEM OYUNLARI
EĞİTİM DÖKÜMANLARI
CANLI SATRANÇ OYNA
ZİYARETÇİ DEFTERİ
EĞİTSEL OYUNLAR
HALK OYUNLARI
ONLİNE TESTLER 1
ONLİNE TESTLER 2
ONLİNE TESTLER 3
TV RADYO MÜZİK
FAYDALI LİNKLER
FAYDALI BİLGİLER
ÇOCUK ŞARKILARI
OKUL ŞARKILARI
TGRT BELGESEL
İSLAM İLMİHALİ
HADİSLER - SÖZLER
TEMEL DİNİ BİLGİLER
ONLİNE KUR'AN DİNLE 1
KUR'AN-I KERİM MEALİ
NAMAZ KILMAYANLAR
KUR'AN MUCİZELERİ
NAMAZ VAKİTLERİ
ESMA-ÜL HÜSNA
ANİMASYONLAR
ETKİNLİKLER 1-5
DİLBİLGİSİ - İMLA
ÖĞRETMENLER İÇİN
İNGİLİZCE SINAVLAR
COĞRAFİ BÖLGELERİMİZ
İNGİLİZCE ŞARKILAR
SUNULAR VİDEOLAR
SAĞLIK İLKYARDIM
TRAFİK DEPREM
SESLİ MASALLAR
=> SOSYAL ZENGİNLİKLERİMİZ
=> BİLGELİK HİKAYELERİ
=> EĞİTİCİ ÖYKÜLER
=> GÖRÜNTÜLÜ MASALLAR
=> OSMAN GAZİ'YE ÖĞÜTLER
=> İSLAMİ HİKAYELER 2
=> HİKAYELER - MASALLAR 1
=> HİKAYELER - MASALLAR 2
=> HİKAYELER - MASALLAR 3
=> HİKAYELER - MASALLAR 4
=> HİKAYELER - MASALLAR 5
=> HİKAYELER - MASALLAR 6
=> HİKAYELER - MASALLAR 7
=> HİKAYELER - MASALLAR 8
=> HİKAYELER - MASALLAR 9
=> HİKAYELER - MASALLAR 10
=> HİKAYELER MASALLAR 11
=> GÜMÜŞ GÖZLÜ DEV
=> KELOĞLAN VE SİHİRLİ TAS
=> HERKES ASLINA ÇEKER
=> MAVİ FENER
=> AMAN BENİ ACELE ÇİNE GÖNDER
=> BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT
BİLGİ DAMLALARI
LOZAN ANTLAŞMASI
KOMİK BİLMECELER
BELİRLİ GÜNLER
100 TEMEL ESER
SINIFIM-OYUNLAR
TRAFİK İŞARETLERİ
OKULUM KIZILCASÖĞÜT
DERS SİMİLASYONLARI
KARNE GÖRÜŞLERİ
PRATİK BİLGİLER
ÇİZGİ FİLM TV
BİLİM ADAMLARI
FLASH UYGULAMALAR
SAAT GÜNÜN SÖZÜ
FİLM SAHNELERİ
HİKAYELER - MASALLAR 3

ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.

İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder 
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.

İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, 
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...

Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı 
birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, 
çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba 
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.

Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek, 
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni 
seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek 
yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. 
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...

Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz 
etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.

Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der
ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek 
artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...

Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla
başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,
gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum
karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık 
nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir
bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum... 
Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.

Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece 
"Seni seviyorum" demek yetmemektedir...

DENİZ YILDIZI

Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden 
bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder 
gibi hareketler yapan birini görür. 
Biraz yaklaşınca , bu kişinin sahile 
vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir 
adam olduğunu fark eder. Genç adama yaklaşır: 
- Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun? 
Genç adam yanıtlar;
- Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek. 
Onları suya atmazsam ölecekler. Yazar sorar;
- Kilometrelerce sahil , binlerce denizyıldızı var. 
Ne fark eder ki? 
Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı 
daha alır, okyanusa fırlatır. 
- Onun için fark etti ama...

DOLUNAY 
Çoook çok eskiden, yeşil bir vadinin içinde 
bir Irmak kıyısında kurulu bir köy varmış, 
taa dünyanın öbür ucunda. 
Çok eski dedik ya,
o zamanlar gündüzleri pek güneşli geçermiş, 
yağmur yağmadıkça; 
geceleri hep yıldızlı olurmuş, bulutlar olmadıkça. 
Köy sakinleri tarımla uğraşırlarmış,
hayvanlar avlarlarmış, uçsuz, bucaksız arazilerinden, 
sularını, kaynağı çok uzakta olan köylerinin içinden geçen,
ırmaktan alırlarmış.
Köyde herkes birbirini sever,sayarmış. 
Köyde bir tek kişinin kalbinde, öyle büyük bir sevgi 
varmış ki, bütün köyünküne bedelmiş;
Dolun'un İntera'ya olan aşkıymış bu. 
Kız, Dolun'u bilirmiş de tanımazmış yakından. 
Dolun dayanamamış; bir gün gitmiş kızın yanına,
sormuş İntera'ya onunla evlenip evlenmeyeceğini. 
İntera demiş ki, Dolun'a: "Evlenirim evlenmeye ama 
benim isteyenim çoktur, her gelen kişiden 
aynı şeyi ister benim babam. Ancak babamın
bu isteğini yerine getiren benimle evlenir.
"Dolun şaşırmış. "Sensin benim kalbimin sahibi" 
diyerek başlamış sözüne "Senin dileğin benim için bir 
emirdir, söyle isteğini hemen yapayım" demiş aşkına.
İntera demiş ki; "Bir çiçek vardır; 
yaprakları gümüşten tomurcukları elmastan, 
onu ister babam, benle evlenmek isteyenden". 
Dolun, "Bekle beni" demiş İntera'ya,"hemen 
gidip getireyim o çiçeği ama nerededir yeri?
"İntera parmağıyla göstermiş akan ırmağı; 
"işte bu ırmağın kaynağındadır der babam,
kırk gün yürümek gerekirmiş oraya varmak için 
ama bir giden bir daha gelmedi şimdiye dek çünkü 
oralar büyülüymüş derler, giden geri gelmezmiş 
çünkü, buralardan çok daha güzelmiş oralar.
Dolun; "Senden daha güzel ne olabilir ki,
bu dünyada" demiş İntera'ya "Döneceğim, o çiçekle, 
döneceğim çünkü seviyorum seni, çünkü sensiz 
anlamı olmaz benim için o güzelliğin". 
Dolun çıkmış yola sonra. 
Kırk gün yürümüş ırmağın yanından. Hep 
ne kadar sevdiğini düşünmüş İntera'yı yol boyunca.
Aklındaki İntera'ymış, tek amacı ise; o çiçek.
Kırkıncı gün kalkmış Dolun sabah erkenden, 
yüzünü yıkamış ırmaktan, 
anlamış çok yaklaştığını kaynağına
ırmağın suyunun serinliğinden. 
Devam etmiş yoluna sonra. Biraz sonra varmış 
kaynağa, bütün yeşilliklerle çevrili bir göl varmış 
kaynakta, gölün ortasında bir adacık, 
adacığın üstünde de o çiçek duruyormuş. 
Anlamış İntera'nın anlattığı çiçek olduğunu, güzelliğinden. 
Yüzmeye başlamış adaya doğru hemen. 
Adaya çıkınca karşısında bir adam belirmiş Dolun'un.
Adam Dolun'a; "Her gülün bir dikeni, koruyucusu
olduğu gibi, bende bu çiçeğin koruyucusuyum, eğer 
almaya geldiysen; ben Salut, izin vermem buna" demiş. 
Dolun şaşkın ve de kararlı bir tonla 
"Ben o çiçeği alacağım sonra aşkıma kavuşacağım" 
demiş. "Hiç bir şey beni kararımdan çeviremez". 
"O zaman beni biraz dinleyeceksin" demiş Salut...
"Sana neden koparmaman gerektiğini anlatacağım,
eğer halâ ikna olmazsan o zaman izin veririm 
almana". Dolun ikna olmuş ve çökmüş 
yoncaların üstüne, başlamış dinlemeye... 
"Eğer bir şeyi çok fazla istersen
ve engelin yoksa önünde; onu alırsın.
Hayat da böyledir, insan engelleri aşarsa 
yaşamına devam edebilir. Bu çiçek de 
sadece yaşam için bir şeyler yapacaksan 
engelleri kaldırır önünden çünkü, onun da bir görevi
var. Bu çiçek, sadece 28 gecede bir açar 
yapraklarını ve döker parlayan tohumlarını göle, 
bu sayede buradaki sular yükselir ve 
ırmaktan taşar gider zamanla. Bu ırmak sayesinde 
yaşar bu doğadaki yeşillikler, insanlar, hayvanlar." 
demiş Salut. Dolun başlamış düşünmeye, 
eğer çiçeği koparırsa kavuşacaktır sevdiğine 
ama kuruyacaktır ırmakları bunun yanında. 
Sonunda çiçeğin başına çöker kalır Dolun. 
Gümüş yapraklarında kendini görür Dolun, çiçeğin. 
Yanında İntera vardır ama niye mutsuzdur ikiside. 
Aslında kalbindeki tek endişeyi görür Dolun. 
Zaman geçtikçe Dolun'un düşünceleri 
yoğunlaşır kafasında.
Mutsuzluğunu düşünür, 
çiçeksiz, İntera'sız bir yaşam düşünür.
Koparamaz çiçeği günlerce Dolun, 
artık yaşamaktan zevk almaz şekilde sadece 
aşkını düşünerek beklemeye başlar olacakları. 
Bir gece çiçek tohumlarını bırakırken göle 
bir tomurcuk da Dolun'un 
sertleşmiş kalbinin üstüne düşmüş, 
aniden Dolun kalbindeki aşkının
büyüklüğü kadar kocaman bir taşa dönmüş,
taş o kadar büyükmüş ki, dünyaya sığmamış,
gökyüzüne yükselmiş ve Dünya ile dönmeye başlamış.
Böylece Ay olmuş Dolun'un kalbi Dünya'ya.
O günden sonra sadece 28 gecede bir göstermiş
Dolun kalbinin tüm yüzünü, 
aşkının bütün parıltısını diğerlerine;
sadece o gecelerde aydınlatmış Dünya'yı
aynı çiçek gibi...

DOSTLUK 

İskoçya'da yoksul mu yoksul bir çift yaşardı. Fleming'di adı. Günlerden bir 
gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir 
de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp 
duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi 
çocuğu bataklıktan çıkardı ve acili bir ölümden kurtardı. Ertesi gün 
Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat 
indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini. ‘‘Oğlumu 
kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum’’ dedi. yoksul ve 
onurlu 
Fleming ‘‘Kabul edemem!’’ diyerek ödülü geri çevirdi. Tam bu sırada kapıdan 
çiftçinin küçük oğlu göründü. ‘‘Bu senin oğlun mu?’’ diye sordu aristokrat. 
Çiftçi gururla ‘‘Evet!’’ dedi. Aristokrat devam etti: ‘‘Gel seninle bir 
anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer 
karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur. 
‘‘ Bu konuşmalar sonunda Fleming'in oğlu aristokratın desteğinde eğitim 
gördü. 
Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming'in oğlu Londra'daki St. Mari's Hospital 
Tip Fakültesi'nden mezun oldu ve tüm dünyaya adini penisilini bulan Sir 
Alexander Fleming olarak duyurdu. Bir süre sonra aristokratin oğlu zatürreye 
yakalandı. Onu ne mi kurtardı? 

Penisilin! 

Aristokratin adi: Lord Randolp Churchill. 
Oglunun adi: Sir Winston Churchill. 
Kurtaran doktor: Çiftçinin oglu Sir Alexander Fleming. 

Paraya gereksiniminiz yokmuş gibi çalışın. 
Hiç acı çekmemiş gibi sevin. 
Hiçbir şey beklemeden verin. 
Karşılığı nasıl olsa gelecektir.

 

" EN OLMAYACAK YERDE, 
EN OLMAYACAK ZAMANDA
EN OLMAYACAK OLAY, 
HER ZAMAN VE HER YERDE OLABİLİR."


MUCİZE....

Sally, küçük kardeşi George hakkında 
anne ve babasının konuşmalarını duyduğu zaman
 
yalnızca sekiz yaşındaydı. Kardeşi çok hastaydı ve onu
kurtarabilmek için ellerinden gelen herşeyi yapmışlardı. 
George'nin yalnızca çok pahalıya malolacak bir ameliyatla
kurtulma şansı vardı fakat bunun için yeterli paraları yoktu.
Babasının, umutsuz bir biçimde annesine şöyle fısıldadığını 
duymuştu Sally: "Yalnızca bir mucize onu kurtarabilir." Bu 
sözleri duyar duymaz, usulca kendi odasına yürüdü Sally. 
Domuz biçimindeki kumbarasını gizlediği yerden 
çıkartarak içindeki paraları yavaşça yere dökerek 
saymaya başladı. Yanılgıya düşmemek için tam
üç kez saydı kumbaradan çıkardığı bozuk
paraları. Sonra hepsini cebine koyarak 
aceleyle evden çıkıp, köşedeki 
eczaneye gitti. 

Eczacının dikkatini çekebilmek 
için büyük bir sabırla bekledi. Eczacı 
çok yoğundu ve bir adama ilaçlarını nasıl
kullanacağını anlatıyordu. Bu yoğun çalışmanın 
arasında sekiz yaşındaki bir çocukla ilgilenmeye 
hiç niyeti yoktu ama Sally'nin beklediğini görünce
"Evet, ne istiyorsun söyle bakalım" dedi. "Biraz acele et, 
gördüğün gibi beyefendiyle ilgileniyorum" diyerek yanındaki 
şık giyimli adamı gösterdi. Sally "Kardeşim" dedi. Sessizce 
yutkunduktan sonra devam etti: "Kardeşim çok hasta,
bir mucize almak istiyorum." Eczacı Sally'e bakarak: 
"Anlayamadım" dedi. "Şeyy, babam 'Onu ancak 
bir mucize kurtarabilir' dedi, bir mucize kaç 
paradır, bayım?" Eczacı Sally'e sevgi ve 
acımayla baktı bu kez: "Üzgünüm 
küçük kız, biz burada mucize 
satmıyoruz, sana yardımcı 
olamayacağım" dedi.

Sally o kadar kolay vazgeçmek istemedi. 
Eczacının gözlerinin içine bakarak "Karşılığını 
ödemek için param var benim, bana yalnızca fiyatını 
söylemeniz yeterli" dedi. Bu arada Sally ve eczacının 
yanında bekleyen iyi giyimli bey Sally'e dönerek "Ne tür
bir mucize gerekiyor kardeşin için küçük hanım? diye sordu.
"Bilmiyorum" dedi Sally. Sonra gözlerinden aşağı süzülen 
yaşlara aldırmaksızın devam etti: "Tek bildiğim, o çok hasta
ve annem ameliyat olmazsa kurtulamayacağını söyledi ailemin 
de ameliyat için ödeyebilecekleri paraları yok. Ama babam 
"Onu ancak bir mucize kurtarabilir" deyince ben de 
paramı alıp buraya geldim." "Peki, ne kadar paran 
var?" diye sordu iyi giyimli adam. " Bir dolar 
ve onbir sent" dedi Sally. "Ve dünyadaki 
tüm param bu!" "Bu iyi bir şans, küçük
kardeşini kurtarmak için gerekli olan 
mucize için yeterli bu para" 
dedi, iyi giyimli adam.

Adam bir eline parayı aldı, öteki
eliyle de Sally'nin elini tutarak "Beni 
yaşadığın yere götürür müsün lütfen?" diye 
sordu. "Küçük kardeşini ve aileni tanımak istiyorum"
dedi. İyi giyimli adam Dr. Carlton Armstrong'du ve George 
için gerekli olan ameliyatı yapabilecek tanınmış bir cerrahtı.
Ameliyat başarıyla sonuçlanmış ve aile hiçbir ödeme yapmamıştı. 
Hep birlikte mutluluk içinde evlerine döndükleri zaman hâlâ 
yaşadıkları olayların etkisinden kurtulamamışlardı. Anne:
"Hâlâ inanamıyorum. Bu ameliyat bir mucize! Doğrusu 
maliyeti ne kadardır merak ediyorum" dedi. Sally
kendi kendine gülümsedi. O bir mucizenin kaça 
malolduğunu çok iyi biliyordu. Tam 
tamına bir dolar ve onbir sent!

Çeviri: Nuray Bartoschek

 

..........................................................................................................................................................................................................

YÜKSEL UĞURLUOĞLU 03.10.2012
Açılır Menü

Google




Konu Anlatımları

Yazılı Soruları 4-8

HTML KODLARI

DİNİ BİLGİLER





İl İl Türkiye'miz

Matematik Testler

Rüya Tabirleri





OKUL ŞARKILARI

DUYURULAR - LİNKLER
Sayın ziyaretçiler
telif hakkı olan dosyaları lütfen sitemizin ziyaretçi defterine yazınız,dosyalar en kısa sürede siteden kaldırılacaktır.
Şarkıların yasal hak sahipleri talep ettikleri halde, sitesinde bulunan kendilerine ait parçalar derhal yayından kaldırılacaktır..
Linkler
Kızılcasöğüt İlkokulu
Kızılcasöğüt Ortaokulu
Said Alpsoy - Seçimler
3.Dünya Savaşı
Ziyaretçi Defteri
Okul Şarkıları
İlginç Bilgiler
İstiklal Marşı
Saygı Duruşu & İst. Marşı
TGRT FM YAYIN ARŞİVİ

TGRT BELGESEL & TV
HZ.MUHAMMED (SAV)......
ÇİVRİL'İN HAVA DURUMU
RESİMLERİM........ BORSA

BİLGİ YARIŞMASI 1......2..
ÇOCUKLAR İÇİN EĞLENCE.
MÜZİKSİZ İLAHİLER .........
TGRT FM DİNLE
...........................................................
Bugün 147 ziyaretçi (330 klik) burdaydı !

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol